18 Şubat 2013 Pazartesi

Deniz hukuku nedir tanımı Blogumuz

Deniz hukuku nedir tanımı

Deniz hukuku ne demek nasıl işler, Deniz hukuku tarihçesi

Deniz hukuku, gemilere ve deniz yolu taşımacılığına ilişkin hukuk sorunlarını dü­zenleyen kurallar bütünü.

Deniz yoluyla mal ve yolcu taşımacılığı, tarihsel kayıtlarda yer alan en eski ticari uğraşlardan biridir. Günümüze ulaşmış eski belgelerde deniz seferlerini düzenleyen ku­rallara ilişkin, birbiriyle bağlantısız çeşitli değinmeler bulunmaktadır. Iustinianos Ya­sa Derlemesi olarak bilinen 6. yüzyıla ait Bizans yasa derlemesi, bu tür kurallarla ilgili bölümler de içermektedir. Buradaki bazı başvuru kaynakları, Rodos Adasında daha eski bir tarihte etkili bir deniz yasası­nın geliştirilmiş olduğunu göstermektedir. Bu yasadaki kurallardan geniş bir biçimde yararlandığı anlaşılan Romanın da katkıla­rıyla, bütün Akdeniz bölgesinde geçerli olan bir deniz hukuku ortaya çıktı. Bazı İtalyan kentlerinin zamanla kendi deniz yasalarım oluşturmaları, bu alandaki bir örnekliğin bir süre kesintiye uğramasına yol açtı. ikinci önemli deniz yasaları bütünü 13.yüzyılda Barselona’da derlenen Deniz Kon­solosluğu Kitabidir (bak. Consolat de Mar, Libre del) oldu. Bu kapsamlı deniz yasalarının çok geçmeden Akdeniz’in öteki bölgele­rinde de benimsenmesiyle, bir örneklik be­lirli bir ölçüde de olsa yeniden sağlandı.

Deniz taşımacılığının daha yaygınlaşması ve bu arada milliyetçiliğin giderek yüksel­mesi, Rönesans döneminin sonlarında deniz hukukunun bir farklılaşma sürecine girmesi sonucunu doğurdu. İsveç’te (1667), Fran­sa’da (1681) ve Danimarka’da (1683) ayrı deniz yasaları çıkanldı. İngiltere’de ilk de­niz hukuku mahkemesi 1360′larda kuruldu. Jürisiz yargılama yapan bugünkü İngiliz deniz hukuku mahkemeleri, çatma ve gemi kurtarmayla ilgili davalara bakmaya yetkili­dir. Denizdeki olaylarla ilgili öteki davalar ise genellikle Ticaret Mahkemesinde görü­lür. Benzer mahkemelerin bulunmadığı ABD’de deniz hukukuyla ilgili davalar fe­deral bölge mahkemelerinin yargı yetkisi içine girer. Ayrıca davalının aynı eyaletin yurttaşı olması koşuluyla eyalet mahkeme­lerinde de dava açılabilir.

Deniz hukukunu öteki hukuk dallarından ayıran bazı önemli özellikler vardır. Bunlar­dan biri, bazı durumlarda teminat olarak gemi ve yükün ihtiyati haciz altına alınabilmesidir. Sözleşmenin yerine getirilmemesi, zarar verme, hasar ya da kurtarma hizmeti gibi nedenlerden kaynaklanan alacakların çoğunda ihtiyati haciz yoluna gidilir. Deniz hukukunda alacak davaları şahsi dava (in personam) ya da ayni dava (in rem) biçimin­de açılır. Şahsi davalarda genellikle gemi sahibi olan bireylere karşı bir yaptırım öngörülür. Deniz hukukunda daha sık rast­lanan ayni davalarda ise gemi ya da yüke yönelik bir yaptırım söz konusu olur. Deniz hukukundaki ihtiyati haciz hakkı, hatanın deniz ulaşımındaki bir aksaklıktan, gemi personelinin ihmalinden ya da geminin denize çıkmaya elverişsiz olmasından kay­naklanmasına bakılmaksızın, geminin karış­tığı her türlü olayda gündeme gelir.

Deniz hukukunun bir başka ayırt edici özelliği de, çoğu durumlarda gemi sahibi­nin, sorumluluğunu geminin değeriyle sınırlamasına olanak tanınmasıdır. Kökleri çok eskiye dayanan sınırlı sorumluluk kavramı­nın sigortanın ortaya çıkmasından çok önce geliştiği sanılmaktadır. Sınırlı sorumluluğun temelinde büyük olasılıkla gemi sahibini deniz taşımacılığının barındırdığı aşırı risk­lere karşı koruma düşüncesi yatıyordu. Çünkü sorumluluğun bütünüyle gemi sahi­bine yüklenmesi, deniz taşımacılığının göze alınamaması gibi tehlikeli bir sonuç doğura­bilirdi. Bunu önlemek için gemi sahiplerine gemisini ve yükü davacıya devrederek so­rumluluğunu yerine getirme hakkı tanınırdı. Bu yüzden geminin bir enkaz durumunda olması, davacının gerçekte hiçbir şey elde edememesine neden olabilirdi. Günümüz deniz yasalarında sınırlı sorumluluk kavra­mında bazı değişiklikler yapılmıştır.

Deniz hukukunun ilgili olduğu bir konu da çatma’dır. Başka bir gemi ya da yapıya çarpan bir gemi, ancak kazanın kendi ihmal, kasıt ya da hatasından kaynaklanma­sı durumunda, zarardan sorumlu tutulabilir. Hareket halindeki bir geminin’ duran bir nesne ya da gemiyle çarpışması gibi belirli durumlarda, kusur karinesi söz konusu olur. Çarpışan gemilerin ortaklaşa sorumlu oldukları durumlarda tazminatın nasıl belir­leneceği konusuna çeşitli ülkelerin yasala­rında değişik çözümler getirilmiştir.

Deniz hukukunun ilgi alanına giren bir başka önemli konu gemi kurtarmadır. Bir kaza ya da batma durumunda bir malı denizden kurtaran kişi, ödüle hak kazanır.

Bu ödülün miktarı bir dizi etkene bağlıdır. Bu konuya ilişkin önemli bir kavram İustinianos Yasa Derlemesi’nde de değinilen “müşterek avarya”dır. Buna göre bir tehlike durumunda gemiyi ve yükü kurtarmak amacıyla yükün bir bölümü deni­ze atıldığında, ortaya çıkan zarar kurtarılan malın sahibiyle paylaşılır.

Sigortanın bilinen en eski biçimlerinden biri olan deniz sigortası, deniz taşımacılı­ğında çok önemli bir rol oynar ve deniz hukukunun en karmaşık bir bölümünü oluş­turur. Gemi sahipleri gemilerine gelebile­cek zararlara karşı genellikle tekne sigortası yaptırma yoluna giderler. Ayrıca üçüncü kişilerin iddialarına karşı koruma ve kefalet sigortası yaptırabilirler.

Deniz hukukunun öteki hukuk dallarına göre özgün bir konumu vardır. Deniz hukuku bazı bakımlardan karşılaştırmalı hukukun bir bölümü olarak ele alınabilir. Çünkü deniz hukukuyla ilgili bir davada kararsızlığa düşen bir mahkemenin, yol göstericilik açısından, başka ülkelerdeki uygulamaya bakması sık görülen bir durum­dur. Deniz hukuku aynı zamanda büyük ölçüde yerleşmiş geleneklere dayanması açısından da öteki hukuk dallarından ayrı­lır. Deniz hukukunun gelişmesinde gerekçe­si tam anlamıyla açık olmayan bazı uygula­malar olduğu gibi korunmuştur. Öte yan­dan birçok ülkenin kendi deniz hukuku yasalarını çıkarma yoluna gitmiş olmasına karşın, bu yasalarda birörneklik sağlama yönünde giderek güçlenen bir eğilim söz konusudur. Özellikle 20. yüzyılda deniz hukukunun bazı özel sorunlarını çözüme kavuşturmak üzere birçok uluslararası kon­ferans toplanmıştır. Deniz hukuku alanın­daki uygulamalarla ilgili başlıca uluslararası örgüt, çeşitli ülkelerin deniz hukuku kurum­larından oluşan Uluslararası Denizcilik Komitesi’dir. Ayrıca bak. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı.

Deniz hukuku hakkında bilgi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder